Hakkımda

Fotoğrafım
Klinik psikoloji, seçimlerimiz ve yaşamı kolaylaştırmak ile ilgili pek çok bilgiyi burada paylaşıyorum..

10 Mayıs 2017 Çarşamba

En son postta haftada bir yayın iyi olur demişim aradan dört buçuk ay geçmiş. Bazen her dediğimizi yapmak mümkün olmaz. Her şey insan için. Suç değil günah değil. Ancak bazı şeylerin suç olduğunu ve dahası çoğunlukla bizim suçumuz olduğunu öğrenmişiz. Bu yazı sizleri suç olmayan şeylerden haberdar etmek için.



  • Mesela biri bir şey isterken sizin canınızın başka bir şey istemesi suç değildir. Beş parmağın beşi bir değil demişler, tabi ki aynı anda farklı şeyler isteyeceğiz. 
  • Herkesin of ne şahane ne heyecan verici şey dediklerinden hoşlanmamanız suç değildir. Herkese uyan şey farklıdır. 
  • Siz bir şey yapınca birinin kızması üzülmesi korkması utanması suçunuz değildir. Her insanın her duyguyu hissetmeye ihtiyacı var. Duygusunu ortaya koysun, olanı anlasın da devam edebilin. Hakkıdır.
  • Birine kızmanız suç değildir. Kızıp cezalandırmak istemeniz suç değildir. 
  • Hiç de uygun olmayan biri tam da istediğiniz bir şeyle karşınıza çıkınca kabul edip almak suç değildir. 
  • Hayatınızı bugünkü durumuna getirirken yaptığınız seçimler suç değildir, belli bir geçmişte öyle yapmak uygun olmuştur, ona hazırmışsınızdır. 
  • Bir ilişkiniz varken bir başkasını etkileyici bulmak suç değildir. Düşünceye sınır yok. 
  • Biri size hiç de iyi gelmeyen bir şey yapmışsa sizin suçunuz değildir. Belki yaptığınız bir şey onun bu davranışını tetiklemiştir ama başkasında olmayan bir potansiyeli yaptıklarımızla yaratamayız. 
  • Hiç bilmediğiniz bir şeyi yapamamanız suç değildir. İnsan bilmediği dili pat diye konuşmaya başlayamadığı gibi daha önce hiç görmediği bir şeyi yapamaz, hiç tanışmadığı bir tarzı hemen oracıkta uygulayamaz. 
  • Bir şeye çok sarılmanız suç değildir. Size iyi geliyordur daha çok vakit ayırmak istiyorsunuzdur.
  • Önce sarıldığınız bir şeyden sonra vazgeçmeniz suç değildir. İnsan deneyimledikçe bir konudaki fikirleri de hayattaki ihtiyaçları da değişir. Bir gün size iyi gelen başka bir gün iyi gelmeyebilir. 
  • Birinin hayatı iyi gitmiyorken sizin hayatınızın iyi gitmesi ve bundan mutlu olmanız suç değildir. O onun hayatı bu sizin. Farklı. Hayat herkese aynı anda aynı güzellikleri sunmuyor.
  • Bazen de siz ilerlerken biri yavaş kalır aynı hızda gelemez. Sizin suçunuz değil. Herkesin hızı farklıdır, herkes başka türlüsüne hazırdır. 
  • Birinin yardım istememesi suçunuz değildir. Kimi kabul etmez. Yalnız başetmek ister. Ya da sizin başetmesi gerek diye düşündüğünüz durum onun için normaldir. Olur. 
Geriye dönün. Bakın. Kendinizi aklayın. 

18 Ocak 2017 Çarşamba

Bir süredir @drozgemergen hesabımdan Instagram için hazırladığım postlar bana yetmiyor. Bildiklerimin ve deneyimlediklerimin daha fazlasını anlatmak istiyorum. Zamanında acaba yazar mıyım diye açtığım bu bloğu bir kaç yazı ile hareketlendirmeye canlandırmaya karar verdim. İlki meslektaşlarım ve bu alanda çalışmaya istekli ve meraklı olan diğerleri için. Okuyacaklarınız ideal olandır, buna ne kadar yakınsarsak iyi.









Psikoloji insan algısı duygusu ve davranışı üzerinde araştırmalar yapan bir bilim dalıdır. Üniversite sınavına girerek psikoloji bölümünü kazanan biri, 4 yıllık lisans eğitimi boyunca psikolojinin temellerini ve değişik çalışma alanlarını tanır. Sosyal psikoloji, gelişim psikolojisi, endüstri ve örgüt psikolojisi, deneysel psikoloji, klinik psikoloji bu alt alanlardan en çok bilinenler arasındadır. Özellikle klinik psikoloji alt alanı 1999 yılında yaşadığımız depremlerden sonra yapılan saha çalışmalarıyla daha bilinir hale geldi ve bugün en popüler günlerini yaşıyor. Sanılıyor ki psikoloji bölümünü bitirince klinik psikolog olunur, yanlış.

İyi bir psikoloji bölümünde öğrencilerin bu alt alanlardan en az dördüyle kaliteli bir temasının olması yani o alandaki literatürle tanışması ve belli düzeyde akademik deneyim edinmesi beklenir. Burada maksat temas ettiği konulardan nasıl etkilendiğine bakması ve kendine uygun olan çalışma alanını bulmasıdır. Diyelim ki biri dört yıllık lisans eğitiminin sonunda klinik psikoloji yüksek lisansı yapmaya karar verdi. Önünde bir kaç değişik kariyer yolu olabilir. Klinik psikologlar akademide araştırmacı olarak çalışabilir, insan duygu ve davranışlarının esas alındığı tüm alanlarda danışmanlık yapabilir, ölçme değerlendirme araçları geliştirebilir ve uygulayabilir ya da ileri psikoterapi eğitimleri alıp psikoterapist olabilir. Sanılıyor ki klinik psikoloji yüksek lisansı yapan herkes psikoterapisttir, yanlış.

İyi bir klinik psikoloji yüksek lisans programında detaylı bir psikopatoloji eğitimi, farklı hastanelerin psikiyatri servislerinde en az iki dönem staj, bir psikoterapi ekolüne bağlı derinlikli teknik edindirme, uygulama ve yeterli süpervizyon imkanı olmalıdır. Tüm bu olanakların layıkıyla sağlanması için 10-15 kişinin üzerinde öğrenci kabul eden yüksek lisans programlarına ve alan dışından bu rogramlara öğrenci alan üniversitelere rağbet etmemenizi öneririm. Klinik psikoloji yüksek lisans programını tamamlayan biri eğer psikoterapi kariyerine devam etmek isterse  bir müddet alanda çalışması ve neye iytiyacı olduğunu belirlemesi uygundur. Buna göre ilerleyen dönemlerde hangi psikoterapi ekolünde kendini destekleyeceğine karar vermek mümkün olur.

Psikoterapi eğitimlerine başvururken, eğitimcinin eğitimine, mümkünse uluslararası düzeyde 'psikoterapi eğitimi verebilir' olduğuna dikkat edilmesi önemlidir. Araştırın. Sanılıyor ki verilen her sertifika geçerlidir ve size unvan kazandırır, yanlış. Psikoterapi eğitimleri tüm dünyada olduğu gibi burada da yıllar sürer ve pahalıdır. Paranız kıymetlidir, bir çok yere dağıtmak yerine belli bir ekole bağlı kalarak derinleşmek daha faydalıdır.

Haftada bir yazı kulağıma şimdilik iyi geliyor, deneyelim görelim..





Yaz.. Geçmişi anlamak için ezberini bozmak için yaz.. O zaman olanlar daha farklı nasıl yaşansaydı bugünün daha iyi olurdu düşün, senaryonu değiştir, yeni yollar yöntemler geliştirmek için yaz.. O zaman yaşananlara hangi sahne eklenseydi sana iyi gelirdi bak, ekle, tamir olmak için yaz.. Geleceği tanımak için yaz.. Korkularını bir bir sırala, somutlaştırmak için başedilebilir kılmak için ay o kadar da korkacak bir şey yokmuş demek için yaz.. Hayallerini kağıda dök, yolunu çizmek için yaz.. Şimdiyi fark etmek için yaz.. Duygularını anlat, tüketmek için dindirmek için sakinleşmek için yaz.. İstediğin istemediğin ne varsa ortaya koy, sana en lazım olanı bulmak için yaz.. Yazmak kendinle konuşmak gibidir.. Uzun uzun konuş sayfalarca yaz.. Kendinle yakınlaş.. #drozgemergen